14 Mart 2015 Cumartesi

Marka Konseyi Toplandı

Artık Marka Danışmanlarının da bir derneği var. Mesleğin en yetkin isimleri Güven Borça’nın başkanlığında bir araya geldi ve “artık ülkenin gündeminde markalaşmaya yer açın” mesajını vererek Marka Konseyi’ni kurdular.

Yönetim Kurulu ve üyeler ağırlıklı olarak marka danışmanlarından oluşuyor ancak dernekte marka yöneticilerine de yer var. Zaten derneğin resmi adı bu yüzden Marka Danışmanları ve Yöneticileri Derneği.

Ülkemizin markalaşmaya dolayısıyla böyle bir oluşuma ne kadar ihtiyacı olduğu ortada. Ne genç nüfusumuzu değerlendirebiliyoruz ne de katma değer yaratacak bir üretim altyapımız var. İnovasyon, AR-GE, tasarım ve marka memleketimde çok da anlamlı bulunmayan kavramlar. Zaten öyle olmasaydı sadece Toyata’nın marka değeri, Türkiye’nin en büyük 100 markasından daha yüksek olmazdı.

Marka Konseyi amacını, iş dünyasına ve kamu kuruluşlarına markalaşmada vizyon kazandırmak, yol göstermek ve cesaret vermek olarak ilan etti. Derneğin manifestosunda yer alan diğer hedefler ise şöyle:

- Markalarımızın daha yüksek katma değer yaratması

- Marka değerlerinin artması

- Pazarlama ekosisteminin büyümesi

- Markalaşmanın ülke ekonomisine katkısının somut verilerle kanıtlanması

Derneğin kurucusu ve başkanı Markam Danışmanlık şirketinin de sahibi olan Güven Borça. Derneğin Yönetim Kurulu Üyeleri ise Muhterem İlgüner, Hakan Senbir, Cihan Kırımlı ve Serfinaz Altun.

Bu değerli ve cesur girişimin diğer kurucuları ise şu isimlerden oluşuyor: Turgay Adıyaman, Temel Aksoy, Bora Alçı, Asude Alkaylı, Yunus Baran, İsmail Bayazıt, Ali Atıf Bir, Ali Gökçe Ertan, Bülent Fidan, Yelda İpekli, Şule Kutlay, Serhan Ok, Dilek Özman, Serdar Öztürk, Murat Şaylan, Barış Topkaya ve Nükhet Vardar.*

Henüz yolun başlarında olan sektörün bir üyesi olarak Marka Konseyi’nin beni ne kadar heyecanlandırdığını anlatmama gerek yoktur sanırım. Derneğin ülkenin marka potansiyelini ateşlemesinin yanında bana kalırsa en önemli görevleri; nitelikli danışman yetişmesini sağlamak, marka danışmanlığının sınırlarını belirleyerek her önüne gelenin “ben marka danışmanıyım” demesinin önüne geçmek ve tabi ki mesleği çok saygın bir noktaya taşımak.

Dernek henüz çok yeni. Markam’ın içinde bir ofisleri var. Derneğin jokeri Ozan Hacıbektaşoğlu tüm enerjisiyle, “joker” lakabına yakışır bir şekilde her işe koşturuyor. Lansman sonrası gelen ilk sinyaller oldukça olumlu. Belli ki bu girişim çok güzel sonuçlar doğuracak.

Yolları açık, şansları bol olsun… 

Dernekle ilgili daha fazla bilgi için:
Facebook: Marka Konseyi
Twitter: MarkaKonseyi

*İsimler, soyadı sırasına göre yazılmıştır.


7 Şubat 2015 Cumartesi

Obez Marka: Torku!

Patronum ve aynı zamanda hocam Güven Borça geçtiğimiz hafta şöyle bir tweet atmıştı: “Torku'nun sucuğu da çıkmış, Hulusi Derici’ye muz orta bu.” Hulusi Derci’nin yıllardır positioning (konumlandırma) teorisini her yerde, her işte nasıl ateşli bir şekilde savunduğunu bilen bilir. Kendisi tıpkı konumlandırma teorisinin yaratıcıları Al Ries ve Jack Through gibi yalnızca yaptığı işte, ürettiği üründe uzman olan markaların başarılı olabileceğine inanır. Teorinin pek çok örnekte geçerli olduğuna ben de inanırım. Odaklanmanın, dikkati dağıtmadan sadece belli bir alana odaklanmanın markaların kaliteden ve uzmanlıktan ödün vermelerinin önüne geçtiği gayet açık.

Her ne kadar konumlandırma teorisine genel olarak katılsam da Derici kadar katı değilim. Katı olmamamı sağlayan global örnek Samsung, yerel örnek ise Pınar. Samsung; televizyondan, bilgisayara, cep telefonundan klimaya, fotoğraf makinesinden beyaz eşyaya, seramikten iş makinelerine kadar bir çok alanda güçlü bir marka. Aynı şekilde Pınar da yoğurdundan sucuğuna, suyundan meyve suyuna kadar pek çok alanda faaliyetini başarıyla sürdürebiliyor.

Başta Pınar’ın izinden gittiğini düşündüğüm Torku, onu da aşarak benim tabirimle obez bir marka haline geldi. Torku markası altında satılan ürünlere şöyle bir bakalım:

-Süt

-Yoğurt

-Ayran

-Peynir

-Tereyağı

-Sucuk

-Sosis

-Salam

-Jambon

-Bisküviler

-Gofretler

-Çikolatalar

-Şeker

-Yağ

-Tahin

Hızlarını alamıyorlar. Adeta her hafta yeni bir ürün lanse ediyorlar. Market raflarında her geçen gün daha fazla yer işgal ediyorlar. %100 doğal şeker pancarından elde edilen atıştırmalık ürünleri piyasaya gerçekten yeni bir soluk getirdi. Denediğim bir kaç bisküvi ve çikolatasının da fena olmadığını söylemeliyim. Ancak şimdiye kadar süt, yoğurt, sucuk gibi ürünlerine elim gitmedi.

Markanın arkasında Anadolu Birlik Holding var. Belli ki maddi açıdan hiçbir kaygıları yok. Neredeyse sınırsız bir sermayeleri var. Özellikle muhafazakar tüketicinin ilgisine mazhar olduklarını görebiliyorum. Belirli bir tüketici kitlesinin ürün ne olursa olsun Torku adını gördükleri her ürünü alacaklarından emin olarak genişliyorlar olabilirler. Ancak böyle olsa bile ben bundan emin değilim. Bu kadarının biraz “şımarıklık” olduğunu düşünüyorum. Tüketiciden ilgi gören markaların ellerindekiyle yetinmeyip, dallanıp budaklanmasıdır şımarıklıktan kastım.

Tek bir markanın bir çok farklı alanda başarılı olması dünyada bile çok istisna bir durumken Torku bu yolda nereye kadar gidecek merak ediyorum.

Dip not: Muhafazakar tüketicinin Cola Turka ile uğradığı hayal kırıklığını Cola Torku giderebilir. Böyle bir projeleri var mı acaba?