12 Şubat 2014 Çarşamba

Reklamın Çirkini

Bir reklamı beğenmeyebilirsiniz. Bu çok doğal. Reklam kuşağında çıkan her 10 reklamdan 7’sini beğenmiyoruz neredeyse. Ama bir reklamı itici, çirkin ve berbat bulmak bambaşka bir duygu. Tudor’s reklamı için bunu hissediyorum. Belki çok ağır ifadeler bunlar fakat elimde değil. 

Markanın varoluş amacı gerçekten mantıklı bir çerçeveye oturuyor. Bir gömleğe bazen deli gibi paralar veriyoruz, aynı gömleği daha ucuza almak mümkünse bunu neden yapalım? Ne var ki en başta markanın ürün kalitesi bu iddiayı havada bırakıyor. Tudor’s gömlekleri hiç de öyle “deli gibi paralar verdiğimiz” gömlekler seviyesinde değil. Anlatmaya çalıştıkları şey “alt tarafı bir gömlek işte, en kötüsünü giysen ne olur sanki” ise durum farklı tabi.

TV’de her denk gelişimde bana kanal değiştirten reklamın yaratıcısı kim olabilir diye düşündüm. Olsa olsa Hulusi Derici olabilirdi. Tam onluk bir iş çünkü. Regal ve Biomen reklamları hala hafızalarımızda taze. Ne var ki çok geçmeden acı gerçeği öğrendim. Yanlış tahmin yürütmüşüm, meğer reklamlar Sinan Çetin’e aitmiş. Reklamda geçen “daha önce kimse bana bu kadar güzel giydirmemişti” repliğini profesyonel bir reklamcı yazmadığı için mutlu oldum bu yüzden.

Reklamın yegane amacı düşük maliyetli bir işle dikkat çekmekse evet başarılı olmuştur. Ancak görsel ve işitsel zevkleri yerle bir ederek yaptı bunu. Hedef kitlenin aşağılanması da bana göre işin başka boyutu. Tudors’un hedef kitlesi olan C2-D grubundaki insanların bel altı esprilere gülecek, kendisiyle dalga geçilmesinden zevk alacak, paradan başka şey düşünmeyen bir kitle olduğunu düşünmek bana bayat ve artık yıkılması gereken bir önyargı olarak geliyor.

Sinan Çetin belli ki reklam işini sevdi. Daha çok altında onun imzası olan reklama maruz kalacağız. Yapabileceğimiz tek şey kendisine maruz kalan marka müdürlerinin önlerine gelen her senaryoyu onaylamamasını dilemek…