21 Ekim 2013 Pazartesi

Sen Coca Cola'sın Büyük Düşün


Coca Cola dünyanın gelmiş geçmiş en büyük markalarından biri. Dolayısıyla dünyanın en nitelikli pazarlama stratejisi uzmanlarını bünyesinde barındırdığına dair hiç bir kuşkum yok. Markanın tarihi boyunca yaptığı efsane pazarlama hamleleri de bunu zaten kanıtlıyor. Ancak böyle olduğu için hiç hata yapmayacaklar veya biz onları hiç eleştirmeyeceğiz diye bir şey yok.

Coca Cola, tarihindeki en yanlış pazarlama hamlesini 1985 yılında yaptı. Formülü bildiğimiz Coca Cola’dan farklı, yeni bir ürün yaratıldı. Tüketiciye tadım testleri yaptırıldı. Focus gruplarda “bu tadı beğendiniz mi?” diye soruldu ve büyük ölçüde “evet” cevabı alındı. Bunun üzerine New Coke piyasaya çıktı. Tahmin edilenin aksine Coca Cola, eskisinin yanında yeni bir ürün çıkarma niyetinde değildi. Amaçları orijinal formülü değiştirmekti. Bunu yapınca tarihlerindeki en büyük hezimeti yaşadılar. Tüketiciler orijinal Coca Cola tadını daha çok seviyordu. Satışlar birden düştü. Hatta orijinal Coca Cola piyasaya geri dönene kadar bir çok insan Coca Cola içmeyi bıraktı. Bunun üzerine tüm planlar iptal oldu ve eski formüle geri dönüş yapıldı. Tüketiciler ikna olsun diye ismi “Coca Cola Classic” şeklinde değiştirildi.

Bana göre Coca Cola, elbette ki New Coke olayı kadar vahim olmasa da bugünlerde yanlış bir pazarlama stratejisi örneği sergilemekte. Daha önce Avustralya, ABD ve İngiltere gibi ülkelerde de uygulanan kampanyada ambalajların üzerinde Coca Cola yerine farklı farklı insan isimleri yer alıyor. Kişiye özel pazarlama olarak tanımlayabileceğimiz bu kampanyada “Her tüketici bizim için biriciktir” anlayışından yola çıktıklarını düşünürsek baya bir çuvalladıklarını söyleyebilirim. Acaba “Fırat” isminin yazdığı bir ambalaj yaptılar mı? Yaptılarsa her bölgeye eşit dağıttılar mı? Rastgele girdiğim bir marketteki buzdolabını açtığımda “Ahmet”, “Hüseyin”, “Ayşe”, ”Rabia” gibi isimleri bulabiliyorken “Fırat”ı bulamıyorsam Coca Cola benim nazarımda değer kaybetmiş demektir. Böyle bir kampanya hiç yapılmasaydı ismi ne olursa olsun herkesin Coca Cola’ya olan yaklaşımı nötr kalacaktı. Bu kampanya sonunda ismine özel ambalajı neredeyse her markette bulabilen “Hasan”ın markaya olan sempatisi 100 üzerinden 30 puan arttıysa; ismini ülkenin hiçbir marketinde bulamayan “Dürdane”nin markaya olan antipatisi 70 puan artmıştır. İsmine özel kutu bulup durduk yerde Coca Cola alanlar kadar bulamadığı için almaktan vazgeçenler var. Her pazarlama stratejisi elbette ki bünyesinde belli bir risk barındırır ancak Coca Cola gibi bir markanın böyle bir riske girmesi bana oldukça gereksiz geldi.

Kampanyanın Almanya versiyonunda isimler sadece 1 lt’lik ambalajlara basılmış. İsteyenler internetten sipariş vererek istedikleri boyuttaki şişeye istedikleri isimleri belli bir ücret karşılığında yazdırabilmişler. Türkiye’de de bu yola gidilseydi bu yazıyı yazmamış olacaktım.

Sonuç olarak yıllardır Starbucks’ın yaptığı ambalaja isim yazma ritüelini seri üretime taşımayı amaçlayan Coca Cola kötü bir taklitten öteye gidememiş. Coca Cola gibi bir devin karşımıza çok daha orijinal, çok daha yaratıcı pazarlama stratejileriyle çıkması lazım. Çıtayı kendileri yükseltti, düşürmek yakışmıyor.

Not: Bildiğiniz gibi Coca Cola’nın CEO’su Muhtar Kent. Acaba “Muhtar” isminin yazılı olduğu bir ambalaj yaptılar mı? Yaygın bir isim olmadığı için yapmadılarsa Muhtar Kent’in “ne yani ismi yaygın olmayanlar Coca Cola müşterisi değil mi? Biz müşteri ayrımı mı yapıyoruz?” demesi gerekmez mi? Merak işte…

6 Ekim 2013 Pazar

Opet'e Kadar Sık Dişini!


         Bundan yaklaşık 10 yıl önce Rahmi Koç’un talimatıyla “Temiz tuvalet” projesini başlatan Opet, Sosyal Sorumlulukta odaklanmanın önemini yansıtan en başarılı örneklerden biri. Öyle ki odaklanmış olmasının yanında herkese dokunan bir sosyal sorumluluk projesi bu. Her yıl milyonlarca insan şehirlerarası yollarda tuvalet ihtiyacını gideriyor. Hayvan bağlasan durmaz, pislik içindeki benzin istasyonu tuvaletlerine mahkum olmamak için bir Opet görene kadar sıkıyoruz dişimizi! Biliyoruz ki; Opet’te tuvaletler temizdir.

         Word of mouth (ağızdan ağıza iletişim) yoluyla hemen hemen hepimizin bildiği bu projenin elbette artık reklama ihtiyacı yok. Ancak Opet; “tek sosyal sorumluluk projemiz temiz tuvaletlerimiz değil” mesajı verebilmek için bir imaj filmi çekmiş. Filmde, “Tarihe Saygı Projesi” anlatılıyor. Peki nedir bu Tarihe Saygı Projesi?..

         Opet tarafından Şubat 2006'da başlatılan Tarihe Saygı Projesi ile Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı sınırları içinde büyük bir değişim gerçekleşti. Proje; Eceabat'a bağlı köyleri ziyaret eden yerli-yabancı turistin bölgeyi sorunsuz olarak gezmelerini sağlayacak fiziki ve sosyal çalışmaları içeriyor. Çanakkale Savaşı'nın geçtiği bölgede yer alan Alçıtepe, Seddülbahir, Bigalı, Kilitbahir, Kocadere, Behramlı, Büyükanafarta ve Küçükanafarta köyleri ile Eceabat ilçesinin rehabilitasyonu tamamlanarak, yeni bir çehreye kavuşmaları sağlandı. Yenileme çalışmaları kapsamında çağdaş bir görünüme kavuşan köy meydanları, müzeler, modern tuvaletler, yenilenen satış reyonları, bölge turizmini canlandırarak, köy muhtarlıklarının gelirlerini de artırdı.

         Yılda iki milyon ziyaretçinin gezdiği bölgede, ziyaretçilere hizmet veren çalışanlar için Eceabat Halk Eğitim Müdürlüğü işbirliği ile eğitimler verildi. İngilizce, pansiyonculuk, temizlik ve hijyen konularında verilen bu kurslarda bugüne kadar yaklaşık 150 kişi sertifika aldı.

         Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parklar Müdürlüğü işbirliğinde uygulamaya konulan 57. Alay şehitliği Yenileme Projesi ile şehitlik, Çanakkale Savaşı'nda kahramanca canlarını veren şehitlerimize yakışır bir düzenlemeyle tarihe tekrar kazandırıldı.

         Tarihi Saygı Projesi, 2008 yılında TÜHİD (Türkiye Halkla İlişkiler Derneği) tarafından düzenlenen 7. Altın Pusula Ödülleri'nde, 'Jüri Özel Ödülü' ne layık görüldü. Proje, 2009 yılında KOÇ Topluluğu tarafından düzenlenen En Başarılı Koçlular Yarışmasında ise Jüri Özel Ödülü aldı.

         Bugüne kadar, bölge halkı dışında pek az kişinin haberinin olduğu bu proje dokunaklı bir reklam filmiyle taçlandırıldı. Rafineri tarafından hazırlanan filmde bir dede ile torunun Çanakkale yolculuğu üzerinden Opet’in Tarihe Saygı Projesi kapsamında yaptıklarını öğreniyoruz. Cahit Berkay’ın efsane müziği reklamı epey etkili kılıyor.

         Kitlelere dokunan, odaklanmış sosyal sorumluluk projelerinin de katkısıyla Opet, son 8 yıldır Kal-der tarafından gerçekleştirilen araştırmada tüketiciler tarafından Akaryakıt sektörünün en beğenilen markası seçiliyor. Mediacat dergisinin düzenli olarak yaptığı Lovemark araştırmasında da aynı başarı söz konusu.

         Sosyal sorumluluğun, sadece okul boyatmak, giysi toplamak, kurs vermek gibi şeylerden ibaret olmadığını; ürünlerin gittikçe aynılaştığı bu çağda tüketici sadakatinin hakkıyla yürütülen sosyal sorumluluk projeleriyle kazanılabileceğini hala kavrayamamış markalara örnek olması dileğiyle…