26 Aralık 2011 Pazartesi

ŞENER ŞEN'İN KREDİSİ

               TTNET'in son mümkünlü reklamını izlemişsinizdir. Ceza, mümkünlü köyünde bir konser veriyor. TTNET'in hızının (!) vurgulandığı bu reklam, TBWA'in yaptığı en başarılı TTNET reklamlarından biri. Çünkü derdini çok net anlatıyor. Serbest çağrışım: rap ve hız.

               Geçenlerde ekşisözlük'te Şener Şen'in bu reklamla kredisini tükettiği hakkında yorumlar okudum. Şener Şen'in o gereksiz reklam serisinde vakit kaybettiğini ben de düşünüyorum. Keşke o reklamlara harcadığı enerjisiyle bir film daha çekse. Ancak bu üstadın seçimi, saygı duymak gerekir. Amma velakin, Şener Şen bence Türk sinemasının gelmiş geçmiş en büyük oyuncusudur. O Vecihi'dir, Badi Ekrem'dir, Ziya'dır, Çiçek Abbas'ın Şakir'idir, Züğürt Ağa'dır, İkinci Bahar'ın Ali Haydar'ıdır, Eşkiya'dır, Kabadayıdır, Avcı'dır.

               Son söz: Şener Şen Ege Bal reklamında dahi oynasa benim gözümde kredisi bir gram eksilmez...

10 Aralık 2011 Cumartesi

Victoria'nın Asıl Sırrı

          Büyük markaların kuruluş hikayelerini hep merak etmişimdir. Bilinçli bir şekilde, bol sermayeyle kurulan markalar çok sıkıcıdır. Tesadüf eseri kurulan, bir hikayesi olan markalar ise bambaşkadır. Victoria's Secret ikinci gruptaki markalardan.

         1977'de kurulan marka bugün Limited grubu'na bağlı. 5 milyar doların üzerinde satışı olan markanın kuruluş hikayesi oldukça ilginç, hatta sırlarla dolu. Temeli, San Francisco'da  Roy Raymond adlı Amerikalı bir girişimci tarafından atılıyor. İşletme mezunu olan Raymond'un iç çamaşırı işine girmesinin nedeni utangaç oluşu... Karısına iç çamaşırı satın almak istediğinde büyük mağazalardan alışveriş yapmaktan çekinen ve kendisi gibi başka utangaç kişilerin de olacağını düşünen Raymond, bir iç giyim mağazası açmaya karar veriyor. Akrabalarından 40 bin, bankadan 40 bin, toplam 80 bin dolarlık borçla San Francisco Polo Alto'daki Stanford Alışveriş Merkezi'nde ilk Victoria's Secret mağazasını açıyor.

         Roy Raymond'un kendisinden yola çıkarak yakaladığı bir iç görü çok büyük bir markayı doğuruyor. Bir boşluk fark ediyor ve büyük bir ticari zekayla bu boşluğu dolduruyor. Yeni bir şey yapıyor. Bir iç çamaşırı mağazası ! Bu hikayeyi öğrenince, aklıma büyük bir şaşaayla açılıp, bir süre sonra batan işletmeler geldi. Bir işletmenin batması için bir çok sebep vardır tabi, ancak bu sebeplerden biri de "YENİ" olmamasıdır. Evet sihirli kelime "Yeni" dir. Tüketimin bir çılgınlık halini aldığı dünyamızda artık yeni olmayan hiç bir şeyin yaşama şansı yoktur. 100 yıllık işletmelerin dahi sürekli kendini yenilediği (bkz: Coca Cola, Chevrolet) bir çağda aynı şeyleri ısıtıp ısıtıp önümüze koyan işletmelere/markalara yer yoktur. Tüketici artık şeftalili, kayısılı değil "kahvaltılık" meyve suyu içmek istiyor ! Tabiri caizse tüketici artık şımarık!

         Mevlana ne güzel söylemiş ; Dünle beraber gitti cancağızım, ne kadar söz varsa düne ait. Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.