28 Eylül 2013 Cumartesi

Kristal Saygı Duruşu


         25. Kristal Elma Yaratıcılık Festivali geride kalan 24 yıldan çok daha anlamlı ve tatmin edici geçti. 24 yıldır sadece tek bir gecede ödüllerin verilmesi şeklinde geçen Kristal Elma Ödülleri’nin öncelikle adı ve kapsamı değişti. Reklamcılar Derneği’nin yeni başkanı Alper Üner ve yönetim kurulunun Campaign Türkiye’nin desteğiyle yepyeni bir formata soktuğu yarışma 4 günlük bir festivale dönüştü. “Yaratıcılığın Davos’u” şeklinde çok zekice bir sloganla lanse edilen festivalde 4 gün boyunca hem dünyadan hem de Türkiye’den saygı duyulan isimler konferanslar verdi, konuşmalar yaptı. Kısacası cıvıl cıvıl, dolu dolu ve reklamcılara yakışacak bir festival oldu.

         Tabi ki konferanslar, etkinlikler vs. işin kremasıydı. Asıl pasta 27 Eylül Cuma akşamı yendi. Yani Kristal Elma ödülleri dün akşam sahiplerini buldu (digital kategorideki ödüller Perşembe akşamı dağıtılmıştı.) Ödül kazanan tüm işler takdir edilmeli ve alkışlanmalı. İlk gözlemim jürinin gerçekten ince eleyip sık dokuduğu. Sanırım Kristal Elma ödüllerinin tartışılmadığı bir yıl yoktur ancak bu kez tartışma çok düşük tonda kalacak gibi. Her şeyden önce ödül kazanan hemen hemen her iş gerçek işti. Ghost iş neredeyse yok gibiydi.

         Oscar’da “en iyi film” ödülü neyse, Kristal Elma’da da Kampanya ve Entegre Kampanyalar büyük ödülü odur bana göre. Bu yıl en iyi kampanya ve entegre kampanya ödülünü Digiturk için hazırlanan “Futbol Aşkı” kampanyasıyla Medina Turgul DDB kazandı. Meşhur 3 Temmuz şike sürecinin futbola ve dolayısıyla Lig TV’ye verdiği zararı hafifletmek için yapılmış olan kampanyanın stratejisi gerçekten mükemmeldi. Kreativitesine ise zaten söylenecek söz yok. Reklam serisini izlediğim ilk an daha iyisi yapılmazsa bu işin Kristal Elma’yı alacağını söylemiştim. Mart ayında Anadolu Üniversitesi İletişim Kulübü tarafından düzenlenen Kampüste Reklam Var etkinliğinde Ercüment Büyükşener’in yönettiği bir oturumda konuşmacı olarak yer almıştım. Ercüment Büyükşener bana “sence yılın en iyi reklam kampanyası” hangisi diye sorduğunda tereddütsüz “Digiturk Futbol Aşkı” yanıtını vermiştim.



         Yanılmadığımı görmek sevindirici. Bu yazı, şahane kampanyaları için Digiturk ve Medina Turgul DDB’ye; Türk reklam sektörüne dair umutlarımız dirilttikleri için başta Reklamcılar Derneği ve festivalin organizasyonunda emeği geçen herkese bir saygı duruşu olarak yazıldı. Kristal bir saygı duruşu…







3 Eylül 2013 Salı

Şehir Pazarlamasında Denizli Horozu Etkisi


         Şehir pazarlaması bu ülkede hiçbir zaman tam olarak becerilememiş bir olgu. Her köşesinden tarih, kültür ve bilimum özgünlük fışkıran bu cennet ülkeyi ne kadar iyi pazarlayabildik ki, şehirlerimizi pazarlayabilelim gerçi… Marka şehirler yaratamayan, yerli turist kültürü oluşturamayan, her şeye rağmen inatla gezmek, dolaşmak isteyen yerli turistleri organizasyon ve kaliteden yoksun 3.sınıf korsan turizm şirketlerinin eline teslim etmekte beis görmeyen politikacılar, yerel idareciler, pazarlamacılar; hepsi suçlu…

         Ne var ki, marka şehir yaratmak uzun ve netameli bir süreç. Bugünden yarına olabilecek bir iş değil. Ama bu yolda atılan bağımsız bazı adımlar insanı heyecanlandırmıyor değil. Son zamanlarda gördüğüm en parlak pazarlama girişimlerinden biri olan denizlice.com bunlardan biri. “Tekstilin başkentinden uygun fiyatlar” sloganıyla yola çıkan sitenin logosu tahmin edebileceğiniz üzere bir Denizli horozu. Denizli’de 2009 yılında kurulan İSTUN Giyim’in sahibi olduğu sitede, Denizli’ye özgü yerel ürünler satılıyor. Dünyaca ünlü Buldan el dokumalarından, nevresim, pike, peştamal, şal gibi ürünlere; Denizli’nin meşhur Zafer gazozundan, Denizli horozu ve Pamukkale desenli magnetlere kadar bir çok seçenek mevcut. Site sahibi firmanın tekstil işiyle uğraşması ve Denizli’nin de ağırlıklı olarak tekstil ürünleriyle meşhur olması nedeniyle ürünler tesktil ağırlıklı. Telefon kılıfı satmaları ise tabi ki pek hoş bir durum değil. Olsun, o kadar kusur kadı kızında da olur.

         Bu cesur girişim için İSTUN Giyim’i kutlamak lazım. Umarım diğer şehirlerdeki girişimcilere de örnek olurlar. Böylece Kayseri; sucuğunu, pastırmasını, Antep; fıstığını, salçasını, Eskişehir; lületaşı ürünlerini, Uşak; tarhanasını, Erzurum; oltu tesbihini bir şehir markası altında rahatça pazarlar. Bu da şehir pazarlaması için kılını kıpırdatmayan politikacılara sağlam bir ders olur.