Doğru bir fikir, iyi bir cast seçimi, güzel renkler, az da
olsa sinematografik çekim teknikleri... Bunlar iyi bir reklamın olmazsa
olmazları. Ama aynı zamanda şimdiye kadar hemen hemen hiç bir kamu spotunda
göremediğimiz türden özellikler. RTÜK
tarafından, TV kanallarına ücretsiz yayınlanması için dikte ettirilen kamu
spotları yıllardır yanlış ellerde çok fırsat kaçırdı. Dünyada pek çok başarılı
örnek varken güzel ülkem başarısız örnekler sergilemek konusunda hep ısrar
etti. Özellikle sigara bıraktırma amacıyla çekilmiş reklamlar mide bulantısı
yaratmaktan öteye pek gidemedi.
Yukarıdaki analizi yaptıktan sonra yazıyı yazma sebebime
gelebilirim. Son haftalarda TV’de hiç alışık olmadığımız türden bir kamu spotu
dönüyor. Anne babası olmayan çocukların, destekçilerin bağışlarıyla okutulduğu
Darüşşafaka’nın 150. Yılı dolayısıyla çekilmiş olan bu reklam, bence Türkiye’de
şimdiye kadar yapılmış (en azından benim izlediklerim içinde) en başarılı kamu
spotu olma özelliğini taşıyor. Kamu spotlarının o bildik kasvetli, sıkıcı ve
monoton havası yok reklamda. Aslında acıklı bir konusu olmasına rağmen,
stratejik olarak neşe ve umut aşılanmaya çalışılmış. Ajitasyondan tamamen
kaçılmış. Başroldeki küçük kız çocuğunun gülen gözleri ömre bedel. Yan
karakterler de hiç fena değil. Bir kamu spotunda görmeye alışkın olmadığımız
türden çekim açıları ve Pinhani’nin reklamın ruhuna oldukça uyan ‘İstanbul’da
Kimim Var’ şarkısı... Sıradan bir reklam için oldukça normal olabilecek bu
özellikleri bir kamu spotunda görünce şaşırıyoruz tabi ki.
Ümit edelim ki, benzerlerinden farklılaşan bu kamu spotu bir
milat olsun. Artık ortalama bir reklamın sahip olması gereken özellikler her kamu spotunda görülsün. Çok
ulvi amaçlara hizmet eden bu reklamlara en azından bir deterjan reklamı kadar
özen gösterilsin.