6 Haziran 2013 Perşembe

#direnantrikot


         Toplum olarak inanılmaz günlerden geçiyoruz. Gezi Parkı direnişi, bir günde tüm yurda yayılan haklı bir eylem olarak tarihe geçecek. Direnişin başladığı günden itibaren olayları görmezden gelen ana akım medya kim ne derse desin bu işten çok zararlı çıkacak. Polisin şafak operasyonuyla Gezi parkını basıp, çadırları yakarak, insanlara biber gazı sıkmasının ardından tüm yurda dalga dalga yayılan direniş hareketini ana akım medya görmezden geldi. Hem de ne görmezden gelmek. İstanbul’un göbeğinde son yılların en büyük çatışması yaşanırken bizler bu olayı Norveç televizyonunun canlı yayınından takip ettik. Bu sırada CNN TÜRK’te penguen belgeseli yayınlanıyordu. Sabah uyanınca yapılacak işlerin sıralaması değişti. Önce Twitter’a bakmak, ardından BBC,Al Jazeera ve CNN International’ı açmak, The Guardian, New York Times okumak… Bahaneyle İngilizce pratiğimiz arttı.

         Pazar günü Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Show Tv, Habertürk ortak yayınında Fatih Altaylı’nın sorularını yanıtladı. Anladık ki Başbakan kanallardan reklamlarını çeken aracı kurumlara (Medya planlama ajanslarını kastetti sanırım) kızgındı. O kurumları tespit ettiklerini ve bu yaptıklarının bedelini ağır ödeyeceklerini söyledi.

         Ertesi gün aracı kurumlar yerine doğrudan reklamlarını çeken firmaları hedef aldı. “Bugüne kadar bizim sayemizde buralara geldiler. Bu ne nankörlük.” demeye getirdi. ”Reklam iptali ideolojik ambargodur” diye de ekledi. Başbakan’a göre firmalar reklam verme konusunda özgür değiller. Başbakan’ın bu açıklamalarına en net cevap Reklamcılar Derneği Genel Müdürü Ayşegül Molu’dan geldi: “Reklam satış amaçlı bir ticari faaliyettir. Reklam toplumsal huzursuzluk karşısında, bırakın işe yaramak, ters tepen bir silah haline gelir. Markalar toplumsal duyarlılıklara sırt dönemez, rol çalamaz. Bu iletişimin evrensel doğrusu, a-b-c’sidir. Küresel markaların irrasyonel yatırım yapacaklarını, önemsedikleri bir pazar olan Türkiye’de varlıklarını tehlikeye atacak bir tutumda olacaklarını hiç sanmam. Medya, etkinlik gibi tüm faaliyetler bu nedenle, şimdilik, yavaşlamakta…”

         Taraf Gazetesi’nden Oğuz Karamuk ise “Millet can derdindeyken reklam yapmak etik değildir” derken Reklamcılık Vakfı Başkanı Haluk Sicimoğlu tepkisini Twitter’da dile getirdi. Takip edebildiğim kadarıyla hemen hemen tüm reklamcılar yine Twitter üzerinden Başbakan’a tepkili mesajlar verdiler. Haftasonu Akaretler’de yaşanan çatışmalar sırasında yaralanan direnişçiler için Alametifarika kapılarını açtı. Pazartesi sabahı Maslak’taki Doğuş Power Center’ın önünde NTV’yi ve Doğuş Grubunu protesto etmek için biriken kalabalıkta azımsanmayacak kadar reklamcı vardı.

         Reklamcı yaratıcılığına en yakışan etkinlik ise TBWA çalışanları tarafından yapıldı. Doğuş Grubuna ait olan Nusr-et Steakhouse’ın önünde toplanan ajans çalışanları tepki amacıyla mangal yaktılar. Doğuş Grup Başkanına “Mangala gel Ferit” diye seslenen ajans çalışanları etkinliklerini sosyal medyada #direnantrikot etiketiyle paylaştı.

         Başbakan’ın tehditlerine karşı reklam camiasının aldığı tavır beni mutlu etti ve gururlandırdı. Yıllardır reklamcılar için söylenen kapitalist, jakoben, paragöz gibi yaftalar da böylece bir kez daha gözden geçirilecek. Demek ki her şey para, sermaye değilmiş demokrasi ve özgürlükten güzeli yokmuş!






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder