8 Ağustos 2012 Çarşamba

İSTANBUL’A DAİR




            Karışık. Çok karışık bir şehir. Kendi içinde bir düzeni var tabi ama buna düzen denirse. Caddeleri karışık, sokakları karışık, insanları karışık. Tamam kozmopolit bir şehir anladık ama sosyoekonomik sınıfların bu kadar içiçe geçtiği, bir çayın 5 TL olduğu cafe ile döner ekmek+ayranın 3.5 TL olduğu dönercinin yanyana olduğu başka bir şehir yoktur heralde. Dolayısıyla en zengin insanıyla en fakir insanının yanyana mekanlarda takıldığı başka bir şehir de nadir bulunur. Neredeyse her sokakta çöpçüler, dilenciler, tinerciler cirit atıyor. İnsanları rahatsız ediyorlar. Dünyanın başka hiçbir büyük şehrinde bu duruma bu kadar yoğun bir şekilde müsaade edileceğini zannetmiyorum. Bu şehri idare edenlerin bunu engellemeye ya gücü yetmiyor ya da bunu engellemek istemiyorlar. Tuhaf olan artık insanların bu karmaşayı kanıksamış olmaları. En azından öyle görünmeleri. 3 haftadır buradayım, İstanbul’un bir çok yerini arşınladım. Mutlu insanlar göremedim. En nezih semtte bile, bu şehirde yaşamaktan yorulmuşluk hali insanların yüzlerinden okunuyor.

            Sonra bu şehir çok pahalı. Gereksiz pahalı. Bilemiyorum belki de insanların maaşları da ona göre fazladır. En azından özel sektörde. Ancak memur maaşları Türkiye’nin her yerinde aynı. Kayseri’deki bir memur, maaşıyla gayet rahat yaşayabilirken İstanbul’daki memur aynı maaşla sürünüyor. Bu büyük bir haksızlık bence. Hele öğrenciler burada nasıl geçiniyor anlamak mümkün değil. Sınırlı parayla İstanbul’da 4-5 yıl üniversite okuyan bir öğrenciye ülkenin ekonomisini teslim etsek cari açık sorunumuz kalmaz!

            Belediyeler bu şehri boşvermiş. Büyükşehir belediyesinin otoyol kenarlarındaki çiçeklendirmeleri dışında şöyle adam gibi bir çevre düzenlemesi olan, bankları eskimemiş, demirleri paslanmamış bir park göremedim. Beşiktaş sahilde çiçek dikilebilecek kocaman alan 3 haftadır toprak halde duruyor. Kimbilir kaç aydır o vaziyette. İnsaf artık. Boğaza baksın insanlar ne yapacaklar çiçeği böceği diye düşünüyor heralde belediye?

            Bu şehirdeki trafik insana cinnet geçirtir. Hep duyuyordum bunu ama 10 dakikalık yolu 1 saatte gidince anladım bunu. Çok fazla otobüs var, belki bu yüzden belki de insanların metrobüsü tercih etmesi nedeniyle otobüslerde aşırı bir kalabalık görmedim. Ama o metrobüs duraklarında her sabah gördüğüm kalabalık bana mahşer yerini hatırlatıyor. Bu insanlar metrobüsten önce ne yapıyorlarmış?

            Bunca olumsuz özelliğine rağmen İstanbul yine İstanbuldur. Boğaz havasında tazelenip, Cihangir’in ara sokaklarında yeni yerler keşfedebilirsin. Boğazdaki gemilere kendi çapında kılavuzluk etmeye çalışan martıları seyredip gülümseyebilirsin. Aradığın her filmi, kitabı, cd’yi kolayca bulabilirsin. En güzel sergilere gidip, en iyi tiyatro oyunlarını seyredebilirsin.

            Tüm bunları yapmak için ve kaliteli bir hayat sürmek için iyi bir gelire sahip olunmalı bu şehirde. Ancak o zaman İstanbul’un tadı çıkabilir. Yoksa İstanbul ,sürünmek için çok gereksiz bir şehir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder