23 Kasım 2011 Çarşamba

TURKCELL VE GARANTİ'NİN "HALKA AÇILMA" POLİTİKASI

 Biri Türkiye'nin İletişim devi Turkcell, diğeri Türkiye'nin en değerli bankalarından Garanti. Bu ikisinin ortak noktası aynı reklam ajansıyla çalışıyor olmaları ve reklamlarının Serdar Erener gibi nöromarketing olayının piri olmuş bir ustanın elinden çıkması.

12 Haziran seçimlerinin ertesi günü verdiği bir röportajında Serdar Erener; nörobilime kafayı takan bir insan olarak çok iyi empati kurduğunu, Türk halkını çok iyi anladığını,  İbrahim Tatlıses dinlediğini, inançlara sonsuz saygı duyduğunu belirtiyor ve Başbakan'ın başarısının da buradan geldiğini ekliyordu.

Serdar Erener'in bu ifadelerinden yola çıkarak bahsettiğimiz reklamlara tekrar bakacak olursak, iki markanın da reklamlarının buram buram "halk" kokmasının sebebini çok daha iyi anlayabiliriz.

Eminim ki bir anket yapılsa Turkcell Türkiye'nin en elit Gsm operatörü, Garanti ise Türkiye'nin en elit bankası (ya da bankalarından biri ) çıkardı. Fakat Turkcell  "Hayat Paylaşınca güzel" temalı son reklamında tamamen C1, C2 kesiminin bam teline dokunuyor. Koyunlarını otlatan çoban, bir hacı kafilesi vs. Reklamdaki türküyü seslendirenler Türk "Halk" Müziği sanatçıları Kubat ve Zara. Bu reklamlar iyi, güzel, hoş da sırf pahalı olduğu için Turkcell'i kullanmayan C1, C2 kesimi bu reklamdan ne anlamalı? Turkcell onlar için sadece reklamında kendilerini anlatan sempatik ve samimi bir marka mı olarak kalacak, yoksa onların sadece duygularından değil "cep"lerinden de anlayan kötü gün dostu bir marka haline mi gelecek. Göreceğiz?

Peki ya Garanti? Türkiye'nin en elit bankalarından olan, gelmiş geçmiş en kaliteli reklamların ( Sucu Çocuk reklamı gibi) sahibi olan Garanti Bankası, 4 adet hayvanın olduğu son reklamında yıllardır kemikleşmiş olan premium segment'teki müşterilerine seslenmiyor haliyle. Ne tesadüf ki, belki de Turkcell'den daha keskin bir şekilde Garanti de hedef kitlesini değiştiriyor yada yeniliyor. Ancak bence bir sorun var, yıllardır seçkin, bol paralı ama az müşterinin rahatlığına alışmış ve tabiri caizse ukalalaşmış Garanti çalışanları yeni hedef kitleyi kucaklarını açmış dört gözle bekliyor mu? Peki ya Garanti'nin "seçkin" (!) müşterileri bu duruma hazır mı?

Sonuç olarak "Nörobilime kafayı takmış biri olarak birkaç senedir empati hakkında okuyorum. Olan biteni anlamak için empatinin gerçekten ne olduğunu bilmek gerek. Hiç benzemeyen insanların insanlık halleri hakkında daha ziyade sezgiyle ortaya çıkan bir bilgiden bahsedebilirim. Bende bu bilgi fazlasıyla var gibi geliyor." diyen "Reklamın dahi çocuğu" Serdar Erener'in mutlaka bir bildiği vardır diye düşünmekten kendimi alamıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder